- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
"Sizce herkes eşit olabilir mi?"
Tabi ki de olamaz ama başka bir soru sormak gerekir bu durumda "1 kişi mi herkesten üstün olmalı yoksa herkes başkalarından kademeli şekilde mi üstün olmalı?"
Bence 1 kişi üstün olmalı o da Tanrı olmalı. Ama bu sefer insanların kişiliklerinin farklı olması işi bozuyor. Çünkü kişilikler sizin üstünlüğünüzü belirler. Hiç kimseye aynı davranamazsınız ya da hiç kimse size aynı davranamaz, davrandığınız düşünseniz bile orada her türlü bir eşitsizlik vardır. Hadi o zaman "Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir" sözüyle Hayvan Çiftliği'nin analizini yapmaya başlayalım.
Kitabın yüzeysel anlatımı "'Hayvanlar bir çiftliği yönetse neler olurdu?' sorusuna cevap aramışlar" olurdu. Ama bir sürü şey anlatılıyor ve ben de bunları sizlere anlatacağım.
Ayaklanma için akıllılardan çok akılsızlara ihtiyaç vardır.
Beylik çiftliğinde ayaklanmayı yöneten domuzlar hariç kimse zeki değildi bu yüzden ayaklanma gerçekleşti ve hiç kimse domuzlara karşı gelemiyordu çünkü hiç bir şey anlamıyorlardı.
Efendiler evcilleştirdiği hayvanlara (köleleştirdiği kişilere) bağımlılık yapıcı şeyler verir.
Koyun Mollie Bay Jones'ın verdiği kesme şekerler ve kurdelelere bağımlıydı, bu yüzden ayaklanmada zayıf halka oydu ve Clover bunu fark ettiğinde Mollie'yi dışladılar. Bu bağımlılık yapıcı şeyler günümüzde karşınıza gelebilecek her şey yani; film, dizi, yemek, süpürge, bulaşık makinesi vs.
Hiç kimse hiç kimseyle eşit ya da ondan güçsüz olmak istemez.
Snowball ve Napoléon farklı fikirlere sahip sürekli kavga eden iki domuzdu. Ama Napoléon Snowball'ın iyi fikirlerini kıskandı ve onu bir türlü çiftlikten kovdu. ardından ise Snowball'ın fikirlerini kendi fikirleri gibi gösterdi.
Bir görüşün, bir devletin ya da bir dinin lideri öldüğü an o din çürümeye mahkumdur.
Ayaklanmayı başlatan Koca Reis öldüğünde onun düşüncelerini yaşatırmış gibi gözüken Napoléon aslında sadece kendi çıkarları için Yedi Emir'de küçük ama önemli değişiklikler yaptı.
Parti tutulmamalı, bu spor değildir.
Squealer, Napoléan'a her koşulda güveniyordu. Kötülüğe göz yumuyordu. Ve bunlar ülkemizde de var. Bunları yıkmak gerekir.
Her şeyi düşmanlarımızdan öğreniriz ve sonunda düşmanımıza bürünürüz.
Domuzlar okuma yazmayı Bay Jones'ın kitaplarından öğrenmişti ve ne yapacaklarını da okudukları kitaplar belirliyordu. Sonunda ise domuzlar nefret ettikleri insanlara dönüşmüştü.
George Orwell'ın bu romanından anladıklarım bunlardı, belki daha fazlası vardır sizin anlayacağınız ama ben bunları anladım. Son olarak eşitlik olamaz ama adalet olabilir, olması gerekende bu zaten ama "eşitlik" desek "kominst", "adalet" desek "devletin adaletine güvenmiyor musun" derler. Biz size iyi günler diyelim bugünlük elveda, yorumlarınızı bizden esirgemeyin lütfen, bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder