naruto head

SİNEKLERİN TANRISI

     Doğumun yasak olduğu adada 12 yıl sonra ilk bebek dünyaya geldi - - Dünya  Haberleri

    Bugün bitirdiğim kitabı sizlere anlatmakla başlamak istedim bu serüvene. İlk öncelikle adım Emre Ali, gerisini sonraki yazılarda anlatacağım. Büyük ihtimalle yarın anlatırım. Hadi o zaman konuya geçelim.

    Sineklerin Tanrısı kitabından benim aldığım en büyük ders şuydu; hiç bir zaman toplumda ortak görüş yoktur, bir kişi her zaman ayaklanır. Zaten bir benzetme, bir dolaylı eleştirme yapmak için yazılmış gibiydi. Örneğin Domuzcuk ülkedeki zeki mühendisler ya da daha genel olsun ülkedeki bilen kişilerin bir tasviriydi. Her zaman vahşi kişiler tarafından reddedilen kişilerdir ve Domuzcuk'ta kitapta sürekli Jack tarafından hor görülmüştü. O zaman size kitaptaki kişileri ve neye benzettiğimi anlatıyım sırayla.

    Ralph: Adaya düşen çocukların ilk başta havalı ve eğlenceli gördüğü için şef seçtikleri kişi. Benzettiğim şey ise bir ülkedeki iktidar. Her liderde bir karizma vardır, bu sadece tip olarak değil, duruş, davranış, konuşma bunlara benzer her şey. Ama iktidarı toplumdaki herkes sevmez ya da sevenler de sonradan nefret etmeye başlar. Bunların hepsini Ralph'te yaşadı.

    Domuzcuk: Adaya düşenlerdendi, o da astımı olan şişko ve gözlüklü bir çocuktu. Ralph'le ilk tanışan kişiydi. Benzettiğim şey ise dediğim gibi ülkedeki bilen kişilerdi.

    Jack Merridew ve Avcılar: Jack kendi şehrinde bir kilisede koro şefiydi, bu adaya da korodaki çocuklarla birlikte düşmüştü. Sonradan Jack ve korodakiler "Avcı" görevi verildi ama tabi bunlar isyana yol açtılar. Onları benzettiğim şey "Askerler" ve yaptıklarını ise darbeydi. 

    Canavar: Adadaki küçük çocukların korktuğu ve aralarındaki tartışmaların yaşanma nedenlerinden biriydi. Çok spoiler vermek istemiyorum yoksa daha fazla şey anlatabilirim bunun hakkında. Canavarı benzettiğim şey ise halkın istekleriydi. Çocuklar canavar var deyince herkes bunun üstüne yok, var davası sürdü.

    Küçük Çocuklar: Adadaki 5-6 yaşındaki çocuklardı. Ben onları halka benzettim.

    Simon: Adaya düşen kişilerden, kendisi utangaç bir karakterdi ve en sevdiğim karakterdi. Düşünceleri biraz felsefiydi bu yüzden hem adadakiler onu anlamıyor ve hor görülüyordu. Ben onu ülkedeki girişimciler ve filozoflara benzettim. Çünkü hiç kimse onu anlamadı ve aklındakini uygulayınca sonu kötü oldu.

    Sineklerin tanrısının ney olduğunu söylemeyeceğim okuyanlara spoiler olmasın ama çok ironik bir şeydi. 

   

Yorumlar

  1. -Bana son sayıyı söylebilir misiniz, sayın D?
    -Son sayı mı? Son sayı diye bir şey yoktur ki, sayılar sonsuzdur!
    -İşte isyanlarda sonsuzdur. Her bir isyanın ardından bir başkası gelir, asla bitmezler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonsuz olan isyanlar değil, zamandır. insanın, dolayısıyla toplumun zaman içinde yok olmayacağını varsayarsak, (ki elbet yok olacaktır.) toplumun kendini ayakta tutabilmesi, gelişebilmesi için isyanda her zaman olacaktır. Ama bunun için insanın zamandan bağımsız olması gerekmektedir.

      Sil

Yorum Gönder